17 Eylül 2012 Pazartesi

Çocuklar


Mükemmellik kuşkusuz onlar için söylenebilir, her şeyden bir haz alma çabası. Yağmurdan kaçmıyorlar mesela, bazen yılandan bile korkmuyorlar,en ufak bir tebessümde gayet iyi gülebiliyorlar ve hiç öfke duymuyorlar hayata
. Onlar sadece masumiyeti simgeliyor. Onlar gözleri güneş olmadan da parlayabilen, bir pınar gibi çağlayabilen, berrak bir şelale aktıkça kendini yenileyen, arıtan pislikten.
Onlar çocuklar, küçük bedenlerinde kocaman bir yürek deli gibi atıyor, her şeye öyle güzel anlam yükleyebiliyorlar ki bazen şaşıp kalabiliyorum. Ve sizler onlara nasıl bir evrim geçittiriyorsunuz,kuşkusuz tahammül edemiyorum....


Mum Işığı

Mum karanlığa geçici bir çözümdür , ister 2 ister 3 yada 5'ini birden aynı karanlıkta yakın. 1'i kadar aydın olur karanlığınız. Ve tükenir tükeneceğini bilerek yaktıysanız sorun yok şayet, telaşa kapılıp çözüm sandıysanız bir nefes harcayıp söndürün aydınlığı...





4 Eylül 2012 Salı

Anladınız mı?


'Anladın mı?' diye başlayan bütün cümlelerin,dipsiz bir kuyuya doğru sürüklendiğinin farkındaydım…Biliyordum çünkü anlaşılmak bir başkasını anlayabilmek kadar zordu ve bu bir kısır döngüydü böyle süreceğinden emindim.. Ama yine de cümleler sonuna, o kelimeyi eklemekten vazgeçemiyordu.Yaptığımız bekli de bir umut göstergesiydi sadece ,kendimiz dahil herkesi yaşadığımıza inandırmak için istemsizce yaptığımız bir şeydi. Evet, istemsizce.
Her ne kadar yaşadığımı inkar etsem de,hayatın en çelimsiz hali ile peşimizden geldiğini biliyordum.Ve böylece ağır ağır susmaya başladı, önce kelime sonra hece yavaşça döküldü dilimden yeryüzüne, sonrası dipsiz bir kuyu işte...
Gözler dudakların görevini üstlenmişti artık dil ne söylese gözlerden önce yalan olurdu.